Sunday, June 25, 2023

PreGreek-dalaghan-talassa-Turkic-dal-dalg

 


Robert Beekes wrote about Δαλαγχαν / Θαλασσαν /θάλασσα / θάλαττα:

Source Link

words like Talassa, Dalaghan, Talassan, Talaka, Talanka (all have to do with "sea") are Pre-Greek words. That means they are not Greek words. 

I can propose 2 Altaic words for that:



*


*


Both have to do with waves or ocean/sea.

I think, it wouldn't be completely false and I am not completely mistaken.


*

*

*

TURKISH VERSION:


Robert Beekes, Δαλαγχαν / Θαλασσαν /θάλασσα / θάλαττα hakkında şunları yazdı:

(ilk görsel)

>Denizle ilgili Talassa, Dalaghan, Talassan, Talaka, Talanka gibi kelimeler Yunanca Öncesi (Pre-Greek) kelimelerdir. Bu da, Yunanca kelimeler olmadıkları anlamına gelir.


Bunun için 2 Altayca kelime önerebilirim:

(yukardaki 2. ve 3. görsellere bakın) 

**

"Dal ve dalg"

Her ikisinin de dalgalar veya okyanus/deniz ile ilgisi var.


Bu önerilerimin tamamen yanlış olmayacağını düşünüyorum ve tamamen yanılmış da değilim.

*

Uzunbacak Adem 

Greek-ending-bos-and-Turkic-boe

 


*

According to Robert Beekes the Greek ending -βος is Pre-Greek, that means, not Greek.

This ending we see mostly at the end of the animal names. 

Wiki says: 

*

wiktionary link: Greek ending -bos


*

There is an old Turkic word BÖ, meaning insect or in many dialects simply animal.

There we cann some BÖ-words in Turkic like:


Böcek: insect

Börü: wolf

Böyü: a poisonous spider

Börtü Böcek: many insects

Bögönök: mosquito

etc...


*

Today's Greek word Askalabos means spotted lizard, gecko. A Pre-Greek (Non-Greek) word, surely.

Pic: wiki



*

My turn: There is an old Turkic word "Keler" meaning gecko, lizard.

Could Askalabos be Keler-bö? (An "A" could com before the "mobile S" in Indo-European languages. Askalabos could shortly be Kala-Bo, without these 2 letters (A and S). 

The Turks could have called a gecko, because of its size, easily an insect. (BÖ).

I am pretty sure that the BÖ could be BO but Keler to Kala seems to be difficult. (Kala could be a place to stay (KALA) or AK ALA (AK = White and colorful and ALA = speckled)

But it is only a beginning.


I have written in this blog already about other BÖ words like:


Scarabeo

Scorpio/Agarbio

Attalabos/Grasshopper


*


TURKISH VERSION:


Robert Beekes'e göre Yunanca biten -βος Yunanca Öncesi'dir  (Pre-GREEK), yani Yunanca değildir.


Bu eki daha çok hayvan adlarının sonunda görüyoruz.


Viktionary diyor ki: (yukarıdaki ilk görsele bakınız!) 


"-βος" (genellikle hayvan adlarında bulunur) ile biten ve çeşitli varyasyonları göz önüne alındığında, açıkça Yunanca Öncesi bir kelime."


*


Böcek veya birçok lehçede sadece hayvan anlamına gelen eski bir Türkçe kelime olan "BÖ" vardır.


Türkçede bazı BÖ-kelimeleri sayacak olursak:


Böcek: böcek


Börü: kurt


Böyü: zehirli örümcek


Börtü Böcek: birçok böcek


Bögönök: sivrisinek


vesaire...




*


Bugünkü kelimemiz benekli kertenkele, geko anlamına gelen Askalabos'tur. Yunanca Öncesi (Yunanca Olmayan) bir kelime, kesinlikle.


*


Sıra bende:


 Geko, kertenkele anlamına gelen eski bir Türkçe kelime "Keler" var.


Askalabos Keler-bö olabilir mi? 

(Kalabos'tan önce gelen A ve S harflerini şöyle açıklayabiliriz: "A", Hint-Avrupa dillerinde "mobile S"den önce gelebilir, her ikisi de keyfi olarak sözcüklere takılabilir).


Askalabos aslen Kala-Bo olabilir. Türkler, büyüklüğünden dolayı bir gekoya kolayca böcek diyebilirdi. (BÖ).


BÖ'nün BO olabileceğinden oldukça eminim ama Keler'den Kala'ya zor görünüyor. (Kala, kalacak bir yer (KALA) veya AK ALA (AK = Beyaz ve renkli ve ALA = benekli) olabilir.


Ama bu sadece bir başlangıç zaten. Devamı gelecektir.




Bu blogda zaten diğer BÖ kelimeleri hakkında yazdım.


Bakınız:


Scarabeo

Scorpio/Agarbio

Attalabos/Grasshopper

*

Uzunbacak Adem

Saturday, June 24, 2023

Aschy-Agrippean-meal-Turkic-As

 

https://de.wikisource.org/wiki/RE:Argippaioi


*


ἄσχυ 

Herodot'un Tarih kitabında anılan, Ural Dağları civarı yaşayan Argippean denilen budunun yiyeceği olarak geçer.

ἄσχυ şöyle yapılır: 

Meyve olgunlaşınca bezlerden süzerler; akan meyve suyu siyah ve yoğundur ve yerliler tarafından "aschy" olarak adlandırılır. 

*

ἄσχυ

It is mentioned as the food of the Argippean tribe living around the Ural Mountains, which is mentioned in 'the History' of Herodotus.

The way how you 'cook' aschy:


*

Bence burada tarifi yapılan pekmezdir. 


Tamam, pekmezi yapan tek Türkler değildir ama sözcüğün ilk hecesi olan 'as' Türkçe 'aş' olması işten değildir.

*

I think the recipe here is molasses.

Okay, Turks are not the only ones who make/made molasses, but the first syllable of the word, 'as', is Turkish 'aş' (to eat, food, meal).





Bu bilgiyi Pauly de doğrular.

Yukarıdaki görseldeki bilgiyi yazıyla bırakayım (Almanca'dan çeviri):

*

Pauly also confirms this information.


Let me leave the information in the image above in writing (translation from German):


'Öte yandan ἄσχυ, biçiminde zaten açık bir Türk karakterine sahiptir ve basitçe 'yemek' anlamına gelir, Türkçe asugh, eski form asghu, as- 'yemek'ten (gelir-UA). Bu her şeyi en basit şekilde açıklıyor; raporun tamamı bize ilkel Türklerin yaşamına dair en eski içgörüyü veriyor.'

(ORJINALİ: ἄσχυ dagegen zeigt schon in der Form deutlich türkisches Gepräge und bedeutet einfach ,Speise, Nahrung‘, türkisch asugh, ältere Form asghu, von as- ,essen‘. So erklärt sich alles aufs einfachste; der ganze Bericht gewährt uns den ältesten Einblick in das Leben der Urtürken; )


ENGLISH TRANSLATION:

ἄσχυ, on the other hand, already has a clear Turkish character in its form and simply means 'food', Turkish asugh, older form asghu, from as- 'to eat'. This explains everything in the simplest way; the whole report gives us the oldest insight into the life of the original Turks;


*

En azından milattan önce 5. yy'da Eski Türklerin Avrupa halkları ile ilişkilerinin olduğu ve tanındıları hakkında bir delildir bu.

*

At least in the 5th century BC, this is evidence that the Old Turks had relations with the European peoples and were recognized.

*

Uzunbacak Adem

Friday, June 23, 2023

Iliad-Alexandros-Kassandra-Alkandros-Etymologies


*
Grace Harriet Macurdy (September 12, 1866 – October 23, 1946)
*


*

Troy and Paeonia, with Glimpses of Ancient Balkan history and Religion
*




Grace Harriet Macurdy (September 12, 1866 – October 23, 1946) was an American classicist, and the first American woman to gain a PhD from Columbia University. She taught at Vassar College for 44 years, despite a lengthy conflict with Abby Leach, her first employer. (wiki)

*

She wrote in her book "Troy and Paeonia, with Glimpses of Ancient Balkan history and Religion":

"The compounds Alexandros, Kassandra, Lisandro's, Alkandros, Isandros, names of Trojans or Lykians in the Iliad, are by-forms of Aleksanor, Kassanor, Peisanor, Alkanor, etc."


Can't the names of these Lycian and Trojan people in Homer's Iliad be derived from the Turkic Kasan/Kazan, Baysan, Ulusan, Alkan?

Possible! According to me!

What do you think?

TURKISH

İlyada’da Truvalı ve Likyalıların adları bölümünde yazar Grace Harriet Macurdy:

“Alexandros, Kassandros, Lysandros, Alkandros gibi (Yunanca-UA) bileşikler, aslında Kasanor, Alkanor, Peisanor vb’nin yan biçimleridir”
diyor.
Homeros'un Ilyada'sında geçen bu Likyalı ve Truvalı insanların adları Türkçe Kasan/Kazan, Baysan, Ulusan, Alkan’dan çıkmaz mı?

Çıkar! Bence!

Sence?



*

Uzunbacak Adem






Saturday, June 17, 2023

Iliad-Otrunteus-Turkic-Otruntu

Iliad Iliad words 



Otrunteus diye bir kişi/ad var Ilyada'da.

Aklıma Eski Türkçe otrun- eylemi geldi. Karşı koymak/gelmek; konuşlanmak, cephe kurmak anlamları var. Adı Otrunteus olan adam belki 'otruntu'. Böyle Türkçe kokan sözcükler hemen aklımı başımdan alıyor. Bağlantılar ve diğer olasılıklar:



*

ENGLISH VERSION:



There is a person called Otrunteus in the Iliad.


The Old Turkish verb otrun- came to mind immediately.
It means to oppose/come against; to deploy, to establish a front.
The man whose name is Otrunteus had perhaps 'otruntu'. (English: he had Otrun-'ed')

Such Turkish-smelling words immediately blow my mind.
Links above and other possibility below:
*


*

Uzunbacak Adem

Greek-Temenos-Turkic-Temen

In Iliad we see in 

Chapter 4. The Troad and Lycia

a word: τέμενος

*

Wiktionary says: 

Ancient Greek

Etymology

From Proto-Hellenic *témenos, from Proto-Indo-European *témh₁nos, from *temh₁- (to cut); whence τέμνω (témnōI cut). Cognate with Mycenaean Greek 𐀳𐀕𐀜 (te-me-no).


Screenshot: 


*

Temen is a Turkic word, too. It means a big needle. It has to do with net-fishing and temen is the big "needle" to fasten or to stabilize the net. 




*


We could say: It is a kind of pillar. 


*

Cann we call Temenus "a piece or ground "cut" or "marked off" with big "needles" (pillars)?


*


Every fence needs pillars, uprights and I think it is not weird to think about a very big needle to mark the edges off. 


*

Possible?

*


Uzunbacak Adem

Caicus-of-Greek-Mythology-and-Turkic-Kayik


 

*


Caicus - Kaykus - KAYIKUS? Link: Caicus

*

Yunan mitolojisinde 3 tane Caicus adında  karakter var. Bunlar:


1) Mysia'daki nehirlerin tanrısı Oceanus ve Tethys'in oğlu.


2) Merkür ve Ocyrrho'nun oğlu Caicus, şimdi Caicus adını verdiği Astraeus nehrine kendini attı.


3) Aeneas gemilerinde birini komutanı Caicus; Aeneid'in ilk kitabında, kahraman denizdeki bir uçurumdan fırtınanın savurduğu gemilere baktığında onun adından bahsedilir.


*


There are many Caicus in Greek mythology:


1) Caicus is the son of Oceanus (Oceanus: he father of the river gods and the Oceanids, as well as being the great river which encircled the entire world).

2) Caicus (son of Mercur) is a man who fell into a river (and swam further maybe?)

3) Caicus, commander of a ship of Aeneas; his name is mentioned in the first book of the Aeneid, when the hero looks around from a cliff in the sea at the storm-tossed ships.


*


Hepsinin su, akıntı ve yüzme ile ilgisi var.

*

Şimdi Türkçe KAY kelimesine bakın:


*


All of them have to do with water, current and swim.

*

Now look at the Turkic word KAY:

:


*

PTürk. *Kāj- 1 kaymak 2 yüzmek 3 kayak (1 скользить 2 плавать 3 лыжи)


KAYIK (çizme, kürek) sözcüğü de bu kökten türemiştir. KAY + IK (İngilizce -ed > learn/learned gibi). Bu yapım eki Türkçe'de çok işlek bir ektir. (YAYIK, ARIK, KOVUK gibi).


KAYIK> yüzmüş olan.


*


Birçok Avrupa dilinde Türkçe KAYIK kökenli daha yeni bir kelime var.


Yunan καΐκι en iyi örnektir. Benzer bir kelime belki birkaç bin yıl aynı şekilde oluşmuş olamaz mı?


*


Neden olmasın?


*



PTurk. *Kāj- 1 to slide 2 to swim 3 skis (1 скользить 2 плавать 3 лыжи)

The Word KAYIK (boot, oar) derives from that root. KAY + IK (participle Suffix , like English -ed > learn / learned). 

KAYIK> that that swam.

*

There is a newer word in many European languages that are having the Turkish KAYIK as origin. 

Greek καΐκι is the best example. 

Couldn't a similar word be formed in the same way for several thousand years?

*

Why not?




*


Uzunbacak Adem

Sunday, June 11, 2023

Sadagarii-Hunnic-Tribe-Turkic-sadaq

 

Quiver-Sadak

There is a Hunnic Tribe from whom Jordaens mentioned.

Paulys RE - Candace and Sadagarii



Sadagarii. There are many proposals for the etymology. 

I think Sadaq-eri would be the best one. Quiver-Soldier.

The word 'Sadaq' has a Mongolian origin.

Wiktionary says:


From Mongolian ᠰᠠᠭᠠᠳᠠᠭ (saɣadag), from Proto-Mongolic *saxadag (a bow-case, quiver)[1]. Cognates with Azerbaijani sadaqBashkir һаҙаҡ (haðaq)Kalmyk саадг (saadg)Kazakh садақ (sadaq)Kyrgyz саадак (saadak)Southern Altai саадак (saadak)Turkmen sagdakUzbek sadoq(quiver).


*

A people who has the art of making good archer equipment and good at archery. It would be compatible with a nomadic people.


*


Türkçesi:


Jordaens'in bahsettiği bir Hun Kabilesi var.


Sadagarii.

Etimolojisi için birçok öneri var. Bence Sadaq-eri en iyisi olur.

Moğol kökenli Sadak, Türkçe ok kılıfı, okluk demek.


Vikisözlük diyor ki:

Moğolca ᠰᠠᠭᠠᠳᠠᠭ (saɣadag)'dan, Proto-Moğolca *saxadag'dan ("yay kılıfı, sadak")[1]. Azerice sadak, Başkurtça һаҙаҡ (haðaq), Kalmık саадг (saadg), Kazakça садақ (sadaq), Kırgızca саадак (saadak), Güney Altay саадак (saadak), Türkmen sagdak, Özbek sadoq ("titreme") ile aynı kökenlidir.

*

İyi okçu donatımı yapma sanatına sahip ve okçulukta iyi olan bir halk. Bu ad bir bozkır halkı için uyumlu olacaktır.

*


Uzunbacak Adem 

Thursday, June 8, 2023

SAMOTHRACE-Samothraki-Turkic-Etymology

The first inhabitants of Samothraki ((ISLAND SAMOTHRACE)) did not speak Greek. Diodorus Siculus gives the meaning of this island, which is related to the Thracians, as 'sacred island'/1

*

(SEMADİREK) Samothraki'nin ilk sakinleri Grekçe konuşmuyorlardı. Trakyalılarla ilgisi kurulan bu adanın anlamını Diodorus Siculus 'kutsal ada' olarak verir. 

LINK: Samothrake - Sacred Island



Otruk/Otrak means island in Old Turkish/2
*
Otruk/Otrak Eski Türkçe'de ada demek/2



*
My thoughts on Samo:

Sam/Sem/Sum/Som/Söm in Ural-Altaic langs: honor, glory and mark, sign/3 Link: Wiki-SAMANU Samo için de düşüncem: 
Ural-Altay dillerinde Sam/Sem/Sum/Som/Söm kökü: 
onur, şeref ve iz, işaret demektir/3

*
And an other source for SAMO/SOM:
*
SAMO/SOM için ikinci bir bağlantı:



*
When we look at this Ural-Altaic root, the mysterious and sacred, supernatural meanings are easily deduced from the words we see!

*
Bu Ural-Altay köküne baktığımızda gördüğümüz sözcüklerden, gizemli ve kutsal, doğaüstü anlamları kolayca çıkar!

*

All coincidences?
Rastlantı mı?

*

Not enough?

I have already written about the other toponym in the adjacent region:

Yeterli değil mi?

Bitişik bölgedeki diğer yer adları hakkında daha önce yazmıştım:

AND
*
CONCLUSION:
SONUÇ:

There were Turkic-Speaking Peoples among those Thracians...Surely.

O Trakyalıların içinde Türkçe Konuşan Halklar da vardı...Elbette.

*

Uzunbacak Adem

pliny-mieotis-region-and-its-nations

  * Pliny writes about some tribal names near Lake Mieotis. The interesting ones for me are: Sauromatæ Gynæcocratumeni (the husbands of the ...